30 Ekim 2010 Cumartesi

geç oldu tanışmamız

ah sen nerelerdeydin de ben seni bugüne kadar görmedim.

tam da yeni bir parfüm arayışı içindeyken umulmadık bir yerde çıktı karşıma
aslında fenomen haline gelmiş olan bu parfümle henüz tanıştım.
büyüleyici gerçekten

quit smoking

dün akşam serkan'la birlikte arkadaşlarımızla caddeye inmiştik. evden çok uzakta değildik, 29 ekim sebebiyle trafik kapalıydı ve bağdat caddesi tıklım tıklımdı.
saat 22:00 civarında annem aradı. bugüne ne kadar onun sesini hiç bu derece kötü duymamıştım.kötüydü.

birden hastalanmış, ateşi çıkmış ve kusmuş. caddenin trafiğe kapalı olması sebei ile taksiye binemezdik, yürümekten daha doğrusu koşmaktan başka çaremiz yoktu.

bağdat caddesine 10 dklık yürüme mesafesinde oturuyorum ancak dün akşam o yol bana sanki kilometrelerce uzunlukta geldi.

yarı koşar halde eve gitmeye çalışırken, sigara içtiğim için hemen tıkandım. ciğerlerim yanıyodu sanki.

ve ben o an karar verdim, sigarayı bırakmalıydım, nitekim bugüne kadar içeceğim kadar içmiş, keyfini sürmüştüm artık yeterdi.

yıllar önce 4 aylığına bıraktığım zamandan sonra bu sigara içmediğim ilk günüm.

bunu başarmayı çok ama çok istiyorum. umarım bu sefer ki dönemlik değil, ömürlük olur.

29 Ekim 2010 Cuma

Yağmurlar

dinmek bilmeyen yağmurlar; başlarda almak için çok direndiğim ama sonunda "evet ben de istiyorum benim neyim eksik, yağmur çizmemi giyerim yağmurun keyfini sürerim" dememe sebep oldu.

evet ben de istiyorum ama resimdekini istiyorum :((

Rain Boots from Burberry

22 Ekim 2010 Cuma

önemli bir konu

bir insan nasıl olurda her seferinde yanlış zamanda telefonla beni arar?bu derece yanlış zamanlama için ihtisas sahibi olmak gerekir.

ne zaman çok önemli bir konu olsa,
ne zaman trafikte kavga ediyor olsam,
ne zaman tatlı bir dedikodu yapıyor olsam,
ne zaman dizilerimin en önemli replikleri karakterlerin ağzından dökülüyor olsa

arar beni ve sabrımı sınar.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Düğün Tarihim-12 Şubat

kış aylarını sevmiyorum. ağustos doğumlu bir yaz kızıyım ben.
hayallerimin hepsi yaz aylarına, yaz dönemlerine ait.
bütün bir kış, ilkbahar ve sonbahar yazı geçireceğim 1 haftalık tatil için çalışıyorum.

bu kadar hayalin içinde düğünüm de vardı elbet. bir kır düğünü -imkansız ama hayaller bedava- bir kumsal düğünü derken düğün tarihim 12 Şubat olarak belirlendi. 3 ay daha bekleyemedin mi dedim kendime ama napalım böyle oldu.

yer ise bir yaz mekanı Portaxe. yaz mekanında kış düğünü mü olurmuş eee napalım böyle oldu. hem belli olmaz belki herşey gönlümce olurda şubat ortasında bir yaz havası, deniz kenarında dalgalar kıyı duvarlarına vururken pozlarımı verir, çiçeğimi atarım.

çiçek atmaktan bahsederken, bir düğünde çiçek kaptıysanız sıradaki sizsiniz demektir, bunu unutmayın, daha şaştığını görmedim. ben de evlenmemi buna borçluyum. kucağıma düşen gelin çiçeği sayesinde çiçeği tutmak için birbirini yiyen kızlar arasında ilk ben evleniyorum. havam beş bin.

eğer bir değişiklik olmaz, ben delirmez (yazın olsun diye), bunalmaz, hayat bana bir oyun oynamaz ise kış ortasında portaxe'te evleniyorum. gerçi her kafadan bir ses, "ay şuraya da bakın buraya da bakın" diye aklımı çelenler var ama bana bir fal bakıldı bacım, ben avrupa yakası'nda evleniyomuşum.

valla ben falcının yalancısıyım. fala inanmam falsız da kalmam.

7 Ekim 2010 Perşembe

bu aralar sadece evcilik oyunu


uzun zamandır bloğa bakamıyorum.


evlilik hazırlıkları aldı beni benden. yok düğün yeri bulmaya çalış, milletle pazarlık yap, tanıdık bulmaya çalış, onu bunu araya sok hem güzel hem kesemize göre bişeyler ayarlamaya çalış. offff ne zor işlermiş bunlar. ama bir o kadar zevkli.

geçenlerde bir arkaşım "buz kovanı aldın mı dedi?" yuh dedim ya ne buz kovası ama sarımsak eziceğim var, babatlerimi koyacak kutularım var, süt köpürtme makinam var.
ıvır zıvırım tastamam yani buz kovası da neymiş ha haaaytt.