Süper di mi?:))
Orda ki heryer insanı ayrı ayrı etkiliyor.Her yerde farklı bir şey öğreniyorsunuz.Yeraltı şehrinde mesela 7 kat aşağı nerdeyse yer yer iki büklüm bir şekilde aşağı iniyosunuz,bazen korkuyosunuz ancak o kadar etkileyici ki dinlediğiniz hikayelere ve zamanında insanların buraları nasıl yaptıklarına inanamıyosunuz.
Yerden 1350 metre yukarı çıkıyorsunuz Uçhisar kalesinin tepesine ulaşmak için.Çok yoruluyosunuz ama karşınıza öle bir manzara çıkıyo ki buna dedğiyo.Bütün şehir ayaklarınız altında,Erciyes Dağı bütün ihtişamıyla karşınızda.
Serkan'ın bu gezide en çok hoşuna giden yer şarap fabrikasıydı.Daha içeri girer girmez yoğun bir koku sizi karşılıyor ve Serkan'ın buna ilk tepkisi şöle oldu;derin bir nefes ve ohhhh.:))İşte şarap fabrikasından birkaç resim.
Kapadokya'ya önceden gidenlerden tavsiyeler almıştım gitmeden.Aynı şekilde bana yorum yazan kişilerde bazı tavsiyelerde bulunmuştu. Herkesden aynı cevap gelmişti.Otraya gitmişken mutlaka testi kebabı ye diye.Eee yemeden olur mu?Bizde bir güzel yedik testi kebabını ama ne yalan söliyim bizim yediğimiz yer mi güzel yapamamıştı zaman dar diye ben yetişme telaşıyla tadınımı çıkaramadım bilmiyorum ama pek beğenmedim testi kebabını.Aslında gayet bok boğaz olmama rağmen Nevşehir yemekleri bana pek hitap etmedi sanırım.İşte testi kebabımız.
Tur bizi orda bir mücevherciye götürdü.Bu mücevhercinin özelliği Kültür Bakanlığı onaylı sertifikalı ürünler yapıp satıyor olması.Gezerken kendimi kaybettim.Değerli taşlarla yapılan altın,gümüş yüzükler,kolyeler,küpeler. Bir kadının ömür boyu orda yaşayabilir:))Üretici yeri olmasından dolayı fiyatlar çok uygundu,bende kendime Kapadokya hatırası safir,yakut ve zümrütle bezenmiş gümüş bir yüzük aldım.Böle saydığıma bakmayın zengin duruyor ama komik bir rakam ödedim.
Hayalini kurduğumuz balona binemedik zaten isteseydikte yer yokmuş.Ama her sabah gökyüzünü kaplayan ve otelimizin yakınlarına kadar inen balonlarla uyandık.
Ihlara Vadisi süperdi.45 dakikalık uzun yürüyüşümüz boyunca şırıl şırıl akan suyun yanında huzur bulduk resmen.Bir ara sıcakladım suya dokunıyım bı serinleyim dedim.Su buz gibiydi,herhalde suya elimi sokarken orda bir ısırgan otumu vardı ne bileğim değmiş,bütün yol boyunca kaşındı ve bileğim kabardı.Buda gezinin nazar boncuğuydu.İşte suya dokurken hemen yan tarafta o ısırganı görüyosunuz.Hain ısırgan,kötü ısırgan,pis ısırgan.
Gezimizin sonunda 600den fazla resim çekmiş olduğumuzu gördük ve şaşırdık.Yaşadığımız bu güzel tatilin her anını çekmişiz resmen.Sevgili ve ben unutulmaz günler yaşadık. Daha anlatmadığım, atladığım pek çok şey var eminim.Hatta hemen hemen her olay için bunuda bloğa yazıcam dedim dedim durdum orda ancak şimdilik bu kadar canlarım.Gitmeyenler için şiddetle tavsiye edilir.Yazıma 600 resimden birkaç resimle son vermek istedim.Gönül ister ki her şeyi yazabileyim ama valla bu kadar çıktı benden bugünlük.Herkese sevgileeerrr.