İşte kaldığım yurt
Yurttaki odalarımız.En sevdiğim yanı altta çalışma masamızın üstte yatağımızın olmasıydı.Çok kulanışlı, çok sıcaktı odalarımız. (Not:resimdekiler ben değilim :)))
Yazıyı yazarken ve resimlere bakarken döndüğüm o yıllardan pek çok komik anı, hüzünlü görüntü geldi gözümün önüne.Sınavlarımı (Almanca okuyordum) ana dili Almanca olan oda arkadaşımın önüne oturup hoca her yürüdüğünde arkama bakarak yazdıklarını okuyarak başarıyla vermiş bir öğrenciyim ben.
Herkes orasına burasına kopya yazarken, sıranın altına kağıt koyarak ya da sayfaları miniminnacık hale getirip montlarının içine saklarken benim arkamdaki arkadaşımdan dönüp tersten yazılanları okumam büyük olay yaratmış ve başarım alkışlanmıştı:)))
Kaldığım yurtta yemek olmaması sebebiyle her hafta sonu evden yurda barbunya, köfte, peynir gibi yiyecek taşımaktan fenalık gelmişti.Orda dışarı çıkıp yemek yemeğe üşendiğimizden dolayı ısıtmaya gerek kalmayan gıdalar tüketmem gerekiyordu çünkü yurtta mutfak ta yoktu.Ya dışardan sölemeniz gerekiyordu bu da sadece hamburger ve pide tarzı yemek yiceksiniz anlamına geliyordu, ki bir dönem bunu denedim ve aşırı kilo aldım, ya da benim yaptığım gibi bazı günler ev yemeği yemek için evden taşımak zorundaydınız.
Evde kalan arkadaşlarınız olduğunda bazı akşamlar yurtta kalmak yerine onların evinde kalmak ayrı güzeldir.Üniversitenin kişiye en büyük kazanımı bataktir.Sabahlara kadar batak turnuvaları döner.Koz maça göte kaça denir mesela:)
Üniversite arkadaşlıkları başkadır, şehir dışında iseniz ailenizden çok gördüğünüz insanlardır,herşeyi, her zorluğu beraber yaşarsınız ve canlarınız, ciğerleriniz olurlar.
Üniversite yılları bence insan hayatının en güzel yıllarıdır.