29 Mart 2009 Pazar

Seçim'09


Büyük gün geldi çattı.Ben bu yazıyı yazarken oylarımızı çoktan verdik hatta sandıkların bir kısmı açılmış durumda.Açılan kısım Türkiye haritasını sarı rengine boyadı bile.
Günlerdir akşam haberlerinde dinleğimiz seçim savaşları her zamankinden daha ağır geçti. Karşılıklı savrulan hakaretler, yolsuzluk idaaları, iftiralar en çok milleti yıprattı sanırım.

Sayın başbakanımızın bu seçim yarışında sölediği bazı cümlelere değinmek istiyorum. Cümleler birebir aynı olmayabilir.

*Kriz bizi teğet geçicek.
*Kapanmakta olan fabrikalar için; Bunların hepsi palavra, o fabrikalar krizden dolayı değil, iyi yönetilemedikleri için kapanıyor.
*Kredi kartı medurları için; Kusura bakmasınlar kredi kartının mağduru olmaz. Kredi kartı nedeniyle borçlananlara ayrı yere koyuyorum ve dürüst bakmıyorum.

Şuan anlıyorum ki Türkiye 'yi sarıya boyayanların kredi kartı borcu yok, kapanan fabrikaları yok ya da işsiz değiller sanırım, ekonomiden çok iyi anlıyorlar ve ülkemiz krizi yaşamıyor. Ben rehaf içinde geçinen, aydın, bilmin önemini kavramış bir ülkede yaşıyorum.Ve anladım ki yaşlanmışım çünkü seçim programlarını acı içinde izliyorum...

Arkadaşımın 80 yaşının üstündeki babanesinin seçim ile ilgili söylediğini yorumsuz olarak eklemek istedim.
"AKP'ye oy vermeyenlerin hepsi cehenneme gidicek"
"Ama babanne onlar da bizi soyuyor, yolsuzluk yapıyor"
"Olsun en azından onlar namaz kılıyor"

27 Mart 2009 Cuma

Aşk-ı Memnu

Aşk-ı Memnu'da dün akşam heyecan doruğa ulaştı.Behlül ve Bihter'in öpüşmesi reytingleri tavan yaptırmıştır diye düşünüyorum. 4 kız beraber izlediğimiz bu heyecanlı bölümde hepimiz Behlül için erirken Bihter'in yalpak yürüyüşü ile ilgili de bol bol dalga geçtik.

Aşk-ı Memnu'nun karışık ilişkiler sinsilesi ile ilgili de şemaya blogda yer vermek istedim.




25 Mart 2009 Çarşamba

Ben nerdeyim diye diye sınıra geldim...


İşteki huzur insanın tüm hayatını çok etkiliyor.Huzursuz ya da mutsuzsanız bu durum özel hayatınızda zaman zaman vermek istemediğiniz tepkiler vermenize, gereksiz agresiflikler sergilemenize sebep olabiliyor.

Önceki dönemlerde blogda bir anket yapmıştım.Şimdi net sonuçları tam hatırlamasam da oy kullananların büyük bir çoğunluğu "başka bir iş bulsam hemen giderim" şıkkını işaretlemişti.

Ülkenin durumundan ve eğitimdeki yanlışlıktan olsa gerek ya insanlar okuduklarıyla alakasız işlerde çalışıyor ya da çalıştıkları işlerde tatmin olmuyorlar.Şu da bir gerçek ki okuduklarımız zaten iş hayatında çoğu zaman işe yaramıyor.

Mütercim tercümanlık okuyan ben iş hayatına hiç okumadığım, konuyla ilgili fikrimin bile olmadığı "satış"pozisyonu ile başladım. Güleryüzlü olmam ve insanlarla diyoloğumun başarılı olması sebebi ile "bu satışçı olur" dediler. Aslında ne tercüman olmak istedim ne de satışçı.
Ne olmak istediğimi hala tam olarak kafamda oturtamadığım bir yerdeyim.

Pazarlama güzel geliyor bi ara, işe alım tam bana göre diyorum zaman zaman, reklam sektörümü işte tam olmam gereken yer diye diye bunalma notasına gelmiş durumdayım.

Şuan olduğum yerde mutlu muyum?

Satış yaparsam evet ama o ay yapamazsam hayır,tam bir bunalım ve buhran yaşıyorum.

Diğer ülkelerdeki gibi çocukları ufak yaşlarda istedikleri işe yönlendirme olaylarının bizim ülkeye uğrama olasılığının olmadığı düşünülecek olursa herkesin mutlu olucağı işi yapmasını dilerim.

Bu yazı bir iş başvurusu çağrısı değildir :)Sadece dertleşmek istedim kendimle hepsi bu...

23 Mart 2009 Pazartesi

Ayakkabımı aldım:))

Geçen postta bahsettiğim gibi Pazar sabahı Tubik ile buluşup No39'da aldık soluğu.Çıldırmış gibi rengarenk ayakkabılar arasına bir bir denedik beğendiğimiz ayakkabıları.İnternet sitelerinde görmediğim bir modelini aldım ben.


Bileği biraz sıktığı için çıtçıtlarını düzelticekler.Ayakkabılarımı Salı günü alıcam ve sabırsızlanıyorum :D


O kadar çok ayakkabıda aklım kaldı ki her ay bir tane alırım diye diğerlerinden hüzünle ayrıldım.

20 Mart 2009 Cuma

Havalar güzel, havam güzel

Güneşli bir Cuma gününe uyanmak kadar güzeli olamaz.Özellikle de İstanbul'daki dünkü berbat, soğuk ve kasvetli havadan sonra.

Haftasonuna adım atıcağımız bir kaç saat sonra Pazar gününü iple çekiyorum.Tubik ile birlikte caddeye inip ayakkabı almayı planlıyoruz Nr 39'dan.Farklı tarzı, rengarenk seçenekleri ile Tubik bana ayakabıları gösterdiği zamandan beri Pazar günü gelsin diye bekliyorum.

İşte almayı düşündüğüm ayakkabı.Modelini ve numarasını bulabilirsem tabii.
Bunlarda beğendiğim diğer modellerden birkaç örnek.

Tubik ile tek korkumuz bugüne kadar işyerinden birilerinin bu ayakkabılarlardan biriyle gelmesiydi.Neyse ki bugün Cuma ve kimsede bu ayakkabılardan yok.Pazartesi giyinip havamızı atıcaz hıh :)))

18 Mart 2009 Çarşamba

Üniversite yılları


İlk işe başladığım zamanlar "Aman iş hayatı daha zevkli üniversiteyi hiç özlemedim"derken aslında yıllar sonra bu sölediklerime ne kadar pişman olucağımı bimiyordum.Şu an burnumda tüten, çok eğlenceli, bol kopyalı 5 yıl geçirdim ünivestide. İstanbul dışında okuduğum için üniversitenin içindeki yurtlarda kaldım.
Şehir dışında okumanın tadını ancak yaşayan anlar.Yurt ya da ev anıları askerlik anıları gibidir, bitmez.Hele birde ikinci öğretimsen erken yatma zorunluluğunda yoksa sabahlara kadar sürer muhabbetler...

Doğayla içiçe olan koskoca bir kampüste okudum ben. Sakarya Üniversite'sinde.
Göl manzaralı odalarımızda, yazın çimlerin üstünde, bahar şenliklerinde gondola binerek, final zamanları paçalarımız tutuşmuş bir şeklide odalara tıkılarak, Kargo konserlerinde coşarak geçti yıllarım.
Kışı ayrı güzeldi okulumuzun. Daha İstanbul'da kar yağmazken kampüsümüz dağın tepesinde olması sebebiyle dizimize kadar karların içinde kar topu onayarak vakit geçirdik.
Burnumda tüten o zamanlar, gözümün önünde canlanan güzel anılarla girdim üniversitemin sitesine ve bazı resimleri buldum.

İşte kaldığım yurt

Yurttaki odalarımız.En sevdiğim yanı altta çalışma masamızın üstte yatağımızın olmasıydı.Çok kulanışlı, çok sıcaktı odalarımız. (Not:resimdekiler ben değilim :)))




Kış zamanında okulumuzun bir köşesi.
Odalarımızdan görünen göl manzaramız.

Yazıyı yazarken ve resimlere bakarken döndüğüm o yıllardan pek çok komik anı, hüzünlü görüntü geldi gözümün önüne.Sınavlarımı (Almanca okuyordum) ana dili Almanca olan oda arkadaşımın önüne oturup hoca her yürüdüğünde arkama bakarak yazdıklarını okuyarak başarıyla vermiş bir öğrenciyim ben.

Herkes orasına burasına kopya yazarken, sıranın altına kağıt koyarak ya da sayfaları miniminnacık hale getirip montlarının içine saklarken benim arkamdaki arkadaşımdan dönüp tersten yazılanları okumam büyük olay yaratmış ve başarım alkışlanmıştı:)))

Kaldığım yurtta yemek olmaması sebebiyle her hafta sonu evden yurda barbunya, köfte, peynir gibi yiyecek taşımaktan fenalık gelmişti.Orda dışarı çıkıp yemek yemeğe üşendiğimizden dolayı ısıtmaya gerek kalmayan gıdalar tüketmem gerekiyordu çünkü yurtta mutfak ta yoktu.Ya dışardan sölemeniz gerekiyordu bu da sadece hamburger ve pide tarzı yemek yiceksiniz anlamına geliyordu, ki bir dönem bunu denedim ve aşırı kilo aldım, ya da benim yaptığım gibi bazı günler ev yemeği yemek için evden taşımak zorundaydınız.

Evde kalan arkadaşlarınız olduğunda bazı akşamlar yurtta kalmak yerine onların evinde kalmak ayrı güzeldir.Üniversitenin kişiye en büyük kazanımı bataktir.Sabahlara kadar batak turnuvaları döner.Koz maça göte kaça denir mesela:)

Üniversite arkadaşlıkları başkadır, şehir dışında iseniz ailenizden çok gördüğünüz insanlardır,herşeyi, her zorluğu beraber yaşarsınız ve canlarınız, ciğerleriniz olurlar.

Üniversite yılları bence insan hayatının en güzel yıllarıdır.

16 Mart 2009 Pazartesi

Yastığımdaki çukur

Sunay Akın'ın bu şiirini haftasonunda televizyonda dinledim ve çok hoşuma gitti. Sizlerle de paylaşmak istedim.

Bilerekmi yanına almadın giderken
Başının yastıkta bıraktığı çukuru

Güveniyordum oysa ben sevgimize
Tren istasyonundaki saatin doğruluğu kadar

Beni senin gibi birde annem terketmişti
ki hala durur
giderken göbeğimde bıraktığı çukur

SUNAY AKIN....

11 Mart 2009 Çarşamba

Forward Mail



Kaç kişi cevap yazıcak acabaaa?

Bunu okumayan Türk değildir!!!

Okumazsan başına felaket gelicek.

Bunu yollamazsan başına gelmedik kalmaz

Mutlaka okuyun bayılacaksınız

Kesin bakmanız lazım

Bakalım beni ne kadar tanıyorsun

Duygusal bir sunum sesli izleyin

İnanılmaz bir fal...Yapın şok geçirin yuuuuuu



bana gelen forward maillerin başlıklarından birkaçı.

Ben zamanında yaptım bütün o testleri, başıma mucizeler gelmedi.
Tanıdıklarıma yolladım o "5 sn içinde 15 arkadaşınıza yollayın yoksa..." maillerini, hiçte bişey olmadı.Dilek tuttum,olmadı.
Arkadaşımızdır bak beni düşünmüş "best friend","girl friend" sunumları yollamış dedim,ben de insanlara yolladım ama ne o best firendlerden ne de girl friendlerden eser kalmadı.

"Yollayın yoksa felaket gelir başınıza" maillerini yollamadım, başıma felaket gelmedi.Bıktım ama bu maillerden gerçekten bıktım.Okumuyorum siliyorum uzun zamandır artık valla kimse kusura bakmasın.

9 Mart 2009 Pazartesi

Pratik Bilgileri


Her ay düzenli olarak aldığım Evim dergisine göz atarken pratik bilgiler kısmında bloğa yazmak istediğim bazı bilgiler okudum.






İşte herkese faydalı olucak pratik bilgiler;

*Peyniri kolay rendelemek için, 15 dk buzlukta bekletin.

*Bisküvileriniz yumuşamışsa onları birkaç dk fırınlayın.

*Çekmeceleri içini boşaltmadan temizlemek istiyorsanız, elektrik süpürgesinin ucuna ince naylon bir çorap geçirin.

*Pişirdiğiniz sebzelerin renklerini katbeymemesi için bir kesme şeker ya da limon suyu koyun.

*Mantarların daha lezzetli olması için pişirmeden önce üzerlerine biraz tuz ve limon suyu koyun, 5 dk bekleyin ve daha sonra pişirin.

*Lambalarınızın üzerine kullanmadığınız kokularınızdan veya biraz vanilya kokusu sürerseniz, lambanızı yaktığınızda mis gibi bir koku yayılacaktır.Ancak fazla sürmemenizi öneririm.

*Buz kalıplarını su ile doldurmadan önce bölmelere portakal, limon ve dilediğiniz meyve parçacıklarını yerleştirirseniz dekoratif buzlar elde etmiş olursunuz.

*Yeni bir tava satın aldığınızda ilk önce içinde bir miktar sirke kaynatın.Bu işlem ilerde kızartmalarınızın tavaya yapışmasını önleyecektir.

6 Mart 2009 Cuma

Benden nağmeler



*Uykum gelince çocukluktan kalma alışkanlıktan dolayı kulağımla oynuyorum.

*Bize misafir gelen bir arkadaşıma yanlışlıkla çamaşır suyu içirmiştim.Yooo hayır bunu yaparken hiçte küçümencik değildim.

*5-6 yaşlarında baleye gidiyodum.Annemlerle Kuşadası'na tatile gitmişiz.Otelin en üst katında yemek yenilen yerin yanında bir dans pisti var.Tepede bir disko topu.O senelerin müzikleri çalıyor, böle şapkasını yan takmış bir dj vs vs .Neyse ben ne alakaysa yerlerde sürünüyorum.Balede öğrendiğim hareketleri sergiliyorum.Yatıyorum yere bacaklarımı arkadan başıma deydiriyorum falan.Orda da bir amca var, geldi yanıma."Hadi bana da öğret yatıklarını" dedi."Baaş üstüne bey baba" dedim.Işıklar bize çevrildi( atmıyorum ) otelde kalanların hepsi yuvarlak oldu.Pistin ortasında ben gene yatım ve bacakalrmı kafama deydirdim. Adamda yüzüstü yattı yere, yapmaya çalışırken, ıkınırken sıkınırken zooorrrrtt diye osurdu.Tüm otel güldü ve adam ertesi gün otelden ayrıldı.

*İlkokuldayken yaptığı resmi kıskandığım için arkadaşımın resim defterini çaldım.Sonra bize geldiler ben özür diledim.Tek hırsızlığım budur.Ha bi de İtalya'da 50 Eurom çalınmıştı bende bunu çıkarmak için bi restorantta yediğim yemeğin parasını ödemeden kaçmıştım.
Ulan bi yakalasalar adamlar beni atıcaklar içeri bi daha memlekete dönemicem, bendeki de akıl!!!

4 Mart 2009 Çarşamba

Biraz nostalji



Biraz eskilere dönmek istedim bugün.O vazgeçilmez eski Türk filmlerine.

Tadına doyamadığım, onlarca kere izlesemde yine yine yine izlemekten bıkmayacağım, zaman zaman siyah beyaza kaçan Türk filmleri.

Eminim herkes eski Türk filmlerinden birine rastladığında zap yapmayı bırakıyor ve o kanalda kalıyordur.

Gülşen Bubikoğlu-Tarık Akan ikilisinin büyük aşklarının olduğu,Hülya Koçyiğit'in Sezercik'in fakir annesinin olduğu, Türkan Şoray'ın Çingene Naciye olduğu, Rahmetli Adile Naşit'in, Münir Özkul'un Neşeli Günleri'ni hayatmın her döneminde aynı zevkle izleyebilirim.


Ben Gülşen Bubikoğlu hayranı olarak bu yazıyı yazmadan önce resimlerine bakmaya karar verdim ve tekrardan hayran oldum kendisine.Güzelliğe bakar mısınız ?



Ve gözlerine şiirler yazılmış Türkan Sultan




Çoğu zaman bizi ağlatan ama sonunda hep güldüren Neşeli Günlerin afişi.

2 Mart 2009 Pazartesi

Bu sabaların bir anlamı olmalı


Yastığına senin sarılıp kokunla uyumuşum
Üstüm açılmış, ürperirken sabah olmuş
"Uyan" dedi bir ses, "uyan,o burada"
Uyandım, aradım, bulamadım

Suçum neydi? neden böyle oldu?
Bu sabah bir umut var içimde;
Nasıl olsa geri gelirsin diye
Her şey yerli yerinde yine
Bu sabahların bir anlamı olmalı

Koltuğuna senin kıvrılıp, hayalinle uyumuşum
Camlar açık kalmış, üşürken sabah olmuş
"Uyan" dedi bir ses, "uyan,o burada" uyandım,
Aradım, bulamadım