11 Aralık 2010 Cumartesi

bir ev istiyorum


koskoca istanbul dar geldi bana.

evden geçilmeyen, hergün yeni bina dikilen istanbul tüm binaları yutmuş sanki.


malum evlilik tarihimiz yaklaşıyor. bizde bu sebeple kiralık ev arama maratonuna başladık.

bugün kar kış demedik, düştük yollara. buz gibi havada orası senin burası benim, o ev senin, bu ev benim gezdik. 2 haftadır arabaya atlayıp sokak sokak dolaşıp havalara baka baka kiralık yazılarını takip etmekten boynumuz tutuldu zaten.


bu kadar ev gezdik ama bir tanesi var ki; gönlüm o evde kaldı. "home home sweet home" demeyi istediğim bir ev bu ev.


ellerimi açtım başladım dualara, allahım noluuurr bu ev olsun diye.
ev istersek bizim olur olmasına ama bende bir baba ve abi kıvamında bir kuzen var ki, her işimize bir maydonozluk, bir parmak sokmacılık. onlardan onayı kopardık mı bu iş biter!!! şimdi allahım lütfen babam ve abim beğensin bu evi de orası bizim minicik yuvamız olsun!!!!

28 Kasım 2010 Pazar

miras

ben yaşlandım
bunu yüzümdeki çizgilerimden anladım.

ne kadar çok ağladım, ne kadar çok aktı gözyaşlarım

gülüşüm, beyaz dişlerim, gözümün ışığı vardı benim

o ışığın yerini şimdi yanındaki çizgiler aldı.

bakta hatırla ne kadar ağladığını...

18 Kasım 2010 Perşembe

değişiklik

allah biliyo ya daha çok yakın zamanda yazdığım http://smoothiecookiee.blogspot.com/2010/10/dugun-tarihim-12-subat.html yazıda evililik tarihim ve yeri konusunda değişiklik olucağını taaa o zamandan biliyordum.

içime mi doğmuş, (aptala) malum mu oldu bilmem ama hiçte 12 şubat'ta evleniceğimi düşünüyordum zaten; ki bu tarih 26 şubat'a ertelendi. merak edilecek bir sorun yok allahtan sadece evleniceğim yer değiştiği ve orda 12 şubat'ta yer olmaması sebebi ile gün ertelendi.

yer konusunda bu sefer temkinli davranıp henüz nerede olacağını yazmıyorum. nede olsa söz uçar yazı kalır.

birde bir atasözü de alakasız olarak buraya yazılsın sonsuza kadar kalması sebebi ile;
dağ bile dağa kavuşur, insan insana KAVUŞMAZmış bunu da anladım...

30 Ekim 2010 Cumartesi

geç oldu tanışmamız

ah sen nerelerdeydin de ben seni bugüne kadar görmedim.

tam da yeni bir parfüm arayışı içindeyken umulmadık bir yerde çıktı karşıma
aslında fenomen haline gelmiş olan bu parfümle henüz tanıştım.
büyüleyici gerçekten

quit smoking

dün akşam serkan'la birlikte arkadaşlarımızla caddeye inmiştik. evden çok uzakta değildik, 29 ekim sebebiyle trafik kapalıydı ve bağdat caddesi tıklım tıklımdı.
saat 22:00 civarında annem aradı. bugüne ne kadar onun sesini hiç bu derece kötü duymamıştım.kötüydü.

birden hastalanmış, ateşi çıkmış ve kusmuş. caddenin trafiğe kapalı olması sebei ile taksiye binemezdik, yürümekten daha doğrusu koşmaktan başka çaremiz yoktu.

bağdat caddesine 10 dklık yürüme mesafesinde oturuyorum ancak dün akşam o yol bana sanki kilometrelerce uzunlukta geldi.

yarı koşar halde eve gitmeye çalışırken, sigara içtiğim için hemen tıkandım. ciğerlerim yanıyodu sanki.

ve ben o an karar verdim, sigarayı bırakmalıydım, nitekim bugüne kadar içeceğim kadar içmiş, keyfini sürmüştüm artık yeterdi.

yıllar önce 4 aylığına bıraktığım zamandan sonra bu sigara içmediğim ilk günüm.

bunu başarmayı çok ama çok istiyorum. umarım bu sefer ki dönemlik değil, ömürlük olur.

29 Ekim 2010 Cuma

Yağmurlar

dinmek bilmeyen yağmurlar; başlarda almak için çok direndiğim ama sonunda "evet ben de istiyorum benim neyim eksik, yağmur çizmemi giyerim yağmurun keyfini sürerim" dememe sebep oldu.

evet ben de istiyorum ama resimdekini istiyorum :((

Rain Boots from Burberry

22 Ekim 2010 Cuma

önemli bir konu

bir insan nasıl olurda her seferinde yanlış zamanda telefonla beni arar?bu derece yanlış zamanlama için ihtisas sahibi olmak gerekir.

ne zaman çok önemli bir konu olsa,
ne zaman trafikte kavga ediyor olsam,
ne zaman tatlı bir dedikodu yapıyor olsam,
ne zaman dizilerimin en önemli replikleri karakterlerin ağzından dökülüyor olsa

arar beni ve sabrımı sınar.

18 Ekim 2010 Pazartesi

Düğün Tarihim-12 Şubat

kış aylarını sevmiyorum. ağustos doğumlu bir yaz kızıyım ben.
hayallerimin hepsi yaz aylarına, yaz dönemlerine ait.
bütün bir kış, ilkbahar ve sonbahar yazı geçireceğim 1 haftalık tatil için çalışıyorum.

bu kadar hayalin içinde düğünüm de vardı elbet. bir kır düğünü -imkansız ama hayaller bedava- bir kumsal düğünü derken düğün tarihim 12 Şubat olarak belirlendi. 3 ay daha bekleyemedin mi dedim kendime ama napalım böyle oldu.

yer ise bir yaz mekanı Portaxe. yaz mekanında kış düğünü mü olurmuş eee napalım böyle oldu. hem belli olmaz belki herşey gönlümce olurda şubat ortasında bir yaz havası, deniz kenarında dalgalar kıyı duvarlarına vururken pozlarımı verir, çiçeğimi atarım.

çiçek atmaktan bahsederken, bir düğünde çiçek kaptıysanız sıradaki sizsiniz demektir, bunu unutmayın, daha şaştığını görmedim. ben de evlenmemi buna borçluyum. kucağıma düşen gelin çiçeği sayesinde çiçeği tutmak için birbirini yiyen kızlar arasında ilk ben evleniyorum. havam beş bin.

eğer bir değişiklik olmaz, ben delirmez (yazın olsun diye), bunalmaz, hayat bana bir oyun oynamaz ise kış ortasında portaxe'te evleniyorum. gerçi her kafadan bir ses, "ay şuraya da bakın buraya da bakın" diye aklımı çelenler var ama bana bir fal bakıldı bacım, ben avrupa yakası'nda evleniyomuşum.

valla ben falcının yalancısıyım. fala inanmam falsız da kalmam.

7 Ekim 2010 Perşembe

bu aralar sadece evcilik oyunu


uzun zamandır bloğa bakamıyorum.


evlilik hazırlıkları aldı beni benden. yok düğün yeri bulmaya çalış, milletle pazarlık yap, tanıdık bulmaya çalış, onu bunu araya sok hem güzel hem kesemize göre bişeyler ayarlamaya çalış. offff ne zor işlermiş bunlar. ama bir o kadar zevkli.

geçenlerde bir arkaşım "buz kovanı aldın mı dedi?" yuh dedim ya ne buz kovası ama sarımsak eziceğim var, babatlerimi koyacak kutularım var, süt köpürtme makinam var.
ıvır zıvırım tastamam yani buz kovası da neymiş ha haaaytt.

7 Eylül 2010 Salı

günümüz aşkları

herşeyi yapabilecek güç var içimde
ve buna inanacak kadar da salaklık

eski zamanlarda aşklar ne karşılıksızmış. paranın çok önemsiz olduğu, tüm zorluklara bütün aile, kol kırılır yen içinde kalır mantığı ile birbirine kenetlenerek nasıl da göğüs gererlermiş.

şimdilerde öyle mi? herşey para. mobilya en iyisi olacak, gelinlik en havalısı, düğün mutlaka yapılmalı, ele güne konu komşuya nispet yapılmalı, takılacaklar keselerden taşmalı ...

ben farklı mıyım? para benim içinde önemli elbette ama ben söz verdim kendime; benim ailem dağılmayacak en ufak bir depremde diye. çevremdeki her çift ayrılsa ya da boşansa da ben başarmayı çok istiyorum. sağlam kalmak istiyorum. işte bu sebeple herşeyi yapabilecek güç ve buna inanacak kadar da salaklık var içimde.

27 Ağustos 2010 Cuma

Sonunda Tarkan Konseri :)


Tarkan' ve şarkılarına bayılıyorum.

İnsanlar sevmese de, zaman zaman yerden yere vursalarda ben her zaman sadık bir dinleyicisi olacağım ve onu kanımın son damlasına kadar koruyacağım :))

En azından marş gibi olan, son kelimeleri birbiri tutan con con ya da Hande Yener tabiri ile bakkal şarkılarından yapmıyor.


Bu kadar sevmeme rağmen Tarkan'ın konserine bugüne kadar gitme şansım olmamıştı.Bu akşam saat 21:45'te konseri var. Kendisini izlemeyi sabırsızlıkla bekliyorum.Tarkaaaaaannn diye çığlık atıcam diye de dalga mı geçiyorum :)

24 Ağustos 2010 Salı

meğerse



gerçekleri söylesem pek çok insan şaşırır
dışardan göründüğüm ile içimdeki 2 ayrı insan
2 ayrı insan arasında ince bir duvar
zor yalan söylüyor, kolay ağlıyor yalandan

8 Ağustos 2010 Pazar

hazırlıklar

bloğumda, bana ait olan bu günlükte, hayatımın bu özel zamanında yaptığım hazırlıkları her zaman paylaşmak istedim.

düğünümüzün tarihi henüz tam belli olmasa da nişan sonrası insan kendini bazı hazırlıklar içinde buluyor.
kıyafete, ayakkabıya, çantaya harcanan paralar şimdilerde tencere tavaya gidiyor ister istemez.

tencere setim
günlük çatal-bıçak setim
nevresim takımlarım
esse ve tantitoni'den aldığım bir sürü renkli mutfak gereçlerim(bu aralar indirim var!!)
kahvaltı takımlarım
herşey tamam

tabii ki daha bir sürü almam gereken şeyler var. insan liste yapmaya başlayınca liste upuzuuun bir hal almaya başlıyor.ama sanırım bu zamanlar evlilik hazırlıklarının en tatli yorgunluğunu yaratıyor insanda.

tantitoni'den aldıklarıma ise bayıldım diyebilirim.
işte aldıklarım:

kesme tahtam: http://shop.tantitoni.com.tr/Urun/39025/694/006-01-Mor-Kesme-Tahtasi-(KOZIOL-3639591).aspx

gülen surat kaşığım: http://shop.tantitoni.com.tr/Urun/22850/694/Koziol-006-01-Yesil-Surat-Sekilli-Kasik-(KOZIOL-3007528).aspx

gülen suratlı delikli kepçem: http://shop.tantitoni.com.tr/Urun/22852/694/Koziol-006-01-Kirmizi-Surat-Sekilli-Delikli-Kepce-(KOZIOL-3008555).aspx

yumurta çırpıcısı : http://shop.tantitoni.com.tr/Urun/38527/694/006-01-KOZIOL-Kirmizi-Tirmik-Sekilli-Cirpici-(KOZIOL-5032555).aspx


bunlar favorilerim:)) kullanmak için sabırsızlanıyorummm.

bu aralar

nasıl bir asabiyet
bu nasıl bir asabiyet
kendimi tanıyamıyorum son günlerde

neyin hırsı
neyi paylaşamıyorum

"dur!!" demem lazım buna

24 Temmuz 2010 Cumartesi

yeni adım


yeni bir attım dün gece.
bu sabah herşeyin aynı olduğu ama aynı zamanda farklı olduğu bir sabaha uyandım. detaylar yorgun olmadığım ve şiş ayaklarla acıdan kıvranmadığım bir günde yazılacaktır.
bu özel günümde serkan ve benim yanımızda olan herkese çok çok teşekkür ederim. ayrıca mesajlara ve telefonlara. ve ayrıca yanımda olamasalarda da kalbi yanımda olanlara...

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Müjdemi İsterim

Evet Bodrum'dan geçen hafta döndüm.Aslında planım hemen bloğuma resimlerimi koyup Bodrum anılarımı yazmaktı ama gelir gelmez kendimi nişan hazırlıkları içinde buldum.

Başta 24.Temmuz olarak kararlaştırdığımız nişanımız 23.Temmuz'a alındı.Cuma günü büyük gün anlıcağınız.Bu durumda yok yüzüklerdi, yok elbiseydi, yok pastaydı derken 2 dakika bulamadım bloğuma girecek.

Şu güzel telaş bitsin hem Bodrum resimlerini hem de nişan resimlerimi bloğuma koyacağım; en değerli postum olarak :))

Ama bu işler ince işlermiş onu anladım.Heyecan ve tedirginlik bir araya gelince mide de kelebeklerin uçuşmasına, iştah kapanıklığına ve zaman zaman ağlama krizlerine sokuyormuş insanı:)

Hazırlılar tam sürat devam ediyor, gün gittikçe yaklaşıyor, bana buralarda darallar basıyor, herkes tadını çıkar diyor sanki kolaydı tadını çıkarması.Ben panik insanım bir kere .

Hadi hayırlısı bakalım.

2 Temmuz 2010 Cuma

Bodrum!!! Geliyorum!!!

Bu akşam uzun zamandır beklediğim tatilime çıkıyorum.Ben farkettim ki Bodrum'dan döndüğüm gün tekrar Bodrum'u beklemeye başlıyorum.Bu hasret sona erdi 1 yıl sonra sonunda:)

8 gün kadar yokum. Deniz,kum,plaj,balık ve tekne sefası.

Bol fotoğraflı, bol eğlenceli, bol kahkahalı bir tatil diliyorum kendime.

Hoşçakalın...

25 Haziran 2010 Cuma

resimler

Sonunda şapkama kavuştum.

Bağdat Caddesi Şaşkınbakkal'da bu ev. Hayran olmamak mümkün mü??

Limonata mevsimi açıldı diye sevinirken bastıran yağmurlar hırkaların tekrardan dolabımda yer almasına vesile oldu...Limonata keyfi bir süre daha hayal oldu...


Eee keyifliyim bu aralar :)


22 Haziran 2010 Salı

Yaşanmışlıktan

Bu hayatta yaptığın bazı kötü şeylerin bedelinin ne olduğunu ve ne kadar olduğunu asla bilemezsin.
Canını yaktığın insanların üzüntüsü geçse de senin davan hala sürebilir.

10 Haziran 2010 Perşembe

yorumsuz

Türkiye; tarihi bilmeyen, demokrasi kavramından uzak bir aşiret ve cemaat zihniyetiyle yönetiliyor.
Öncelikle, recep'in takıntısı gibi görünen filistin konusuna göz atalım. Tanıyan arkadaşlarım bilirler, 2004 yılında Filistin'deki uluslararası güçte görev yaptım, bu dönemde ölmeden önce 2 defa görüştüğüm Arafat'ın İsrail tarafından öldürülüşüne, sonrasında Gazze'de Hamas liderleri şeyh Yasin ve Rantisi'nin filistinlilerin para karşılığı yaptıkları yardımla İsrail tarafından öldürülüşüne tanık oldum ve o karmaşa içerisinde düzen sağlamaya çalıştım. Dolayısıyla değerlendirmelerim o havayı yaşayan birine aittir. Televizyonlarda, TBMM'de, grup toplantılarında, basın - yayın organlarında olayları yerinde yaşamadan ahkam kesenlerden farklı düşünüyor olabilirim.

Filistin devletinin kurulmasını dünyada isteyen (Filistinliler dahil) tek ülke var mı ? Bunun için ilk olarak Filistin'in çevresindeki arap ülkelerine bakalım. Önce Ürdün'e ele alalım. Ürdün'le Filistin'in sınırını Ürdün nehri oluşturur. Bu nehrin batı tarafı (yani Batı Şeria) Filistin'e aittir. Amman dışındaki tüm Ürdün şehirleri ise bu nehrin doğusu (yani Doğu Şeria)'ndadır. Ürdün nehrinin doğusundaki şehirlerde yaşayanların hepsi filistinlidir. Bugün Filistin devleti kurulsa, ürdün nehrinin doğusundaki tüm şehirler filistine katılır, dolayısyla Ürdün tarihe gömülür. Ürdün diye bir suni devlet kalmaz. Bu nedenle Ürdün, Filistin devletinin kurulmasını kesinlikle istemez. Nitekim İsrail'le yaptığı anlaşmalar bu yöndedir.

Gelelim Suriye'ye. Suriye halen Golan tepelerinde İsrail'le savaş halindedir. Golan tepelerini gören arkadaşlar bilirler. İsrail'in ve Filistin'in tek su kaynağı burasıdır. Ortadoğu çölünde cennet gibi bir vaha olan Golan tepelerindeki su kaynakları, bu tepenin hemen güneyindeki Galile gölüne toplanır ve bu su uygun kanal ve borular vasıtasıyla 350 km. güneydeki Akabe körfezine kadar olan tüm İsrail ve Filistin yerleşim yerlerine götürülür. Golan İsrail devleti ve Filistin için hayatidir. Bugün Filistin devleti kurulsa, İsrail'in Batı Şeria (Filistin)'da bulunan 16 Tugayı Golan tepelerine, yani Suriye sınırına getirilir ve bu güç, Suriye'nin savaşı kaybetmesine neden olur. Dolayısıyla Suriye, Filistin devletinin kurulmasını ve İsrail'in Batı Şeria'dan birliklerini çekmesini istemez. Tüm gayreti bu yöndedir.

Gelelim Mısır'a. Gazze'ye giriş - çıkışlar, Mısır'ın Sina yarımadasında bulunan Refah sınır kapısı vasıtasıyla olur. Mısır, bu kapının kapalı tutulması ve Gazze'nin tecridi için her yıl ABD'den 3 milyar dolar rüşvet alır. Ayrıca, Gazze'yi, dolayısıyla Hamas'ı kontrol altında tutarak yaramazlık etmemelerini sağlamanın diğer bir mükafatı olarak, ABD ve İsrail'in tam desteğiyle ve fiili çalışmalarıyla arap aleminin sözde liderliğini yürütür. Bugün Filistin devleti kurulsun, Mısır bu gelir kaynağını,, ABD ve İsrail'in desteğini ve en önemlisi de ilerde Gazze'yi kendi topraklarına katarak Gazze'deki zengin yeraltı kaynaklarını kullanmaktan mahrum olur. Bu nedenle Mısır, Filistin devletinin kurulmasını kesin olarak istemez.

Diğer tüm arap ülkelerinin yöneticilerinin hepsi, ABD ve İngiltere'nin kontrolundadır ve hiç bir arap ülkesi Filistin devletinin kurulmasına izin vermez.

Saydığımız tüm bu arap devletlerinin halkının, ellerinde recep'in posteriyle gösteri yapmaları bir şey ifade etmez. O halkların devlet yönetimini belirleme ve politikaya yön verme gibi bir rolleri yoktur. Çünkü o ülkelerde demokrasi yoktur. Onlar sadece reayadır. Yasama, yürütme, yargı gibi yetkiler başlarındaki tek adamda toplanmıştır. Bizim recep'in özentisi de zaten budur. Dolayısıyla o gösteriler gerek o ülkeler ve gerekse Türkiye için bir anlam ifade etmez ve sonuç getirmez. Sadece Türkiye'deki irticacılar ve AKP'nin reayaları için seçim malzemesi olur.

Gelelim filistin halkına. Filistin devletinin kurulmasını istemezler. Devlet kurulursa, çoğunluğu Norveç olmak üzere dünyanın dört bir tarafından gelen oluk gibi parasal yardımlar hemen kesilir. Bu paralar halen Filistin hükümeti ve El Fetih tarafından kullanılmakta, % 1-2'si halka yansıtılmaktadır. Bugün filistin devletini kurun, paraların bölüşülmesini ve aşiretlerin yönetimi ele geçirmesini hedef alan iç savaş başlar ve daha kanlı bir coğrafya görürsünüz. Şu anda filistinde günlük olarak yaşanan her 20 asayiş olayının 1-2'si İsraille, kalanlar filistinli aşiretlerin kendi arasındadır.

Gelelim Türkiye'ye. Türkiye, daha kuruluşundan itibaren İsrail'in hamisi olarak görevlendirilmiştir. 1947 yılında İsrail devletinin kurulmasını planlayan ABD, 1946 yılından itibaren önce bu bölgede İsrail'i koruyacak hami bir devlet aradı ve Menderes ve yandaşları ile anlaşarak bu devletin Türkiye olmasına karar verdi. İlk iş olarak, çok partili döneme geçiş için Türkiye'yi zorladı. Bu arada, 1948 yılında Filistin devletini ortadan kaldırdı. Sonra, 2 yıl gibi kısa bir sürede, Menderes ve yandaşlarını çok büyük paralarla ve barış gönüllüleri adı altında Türkiye'ye soktuğu ajanları vasıtasıyla destekleyerek, iktidara taşıdı ve hemen gizli bir çok anlaşmaya imza attırdı. Bu anlaşmalardan sadece bir adedi, 50 yıllık olup 2000 yılında süresi dolan, Türkiye'nin güneydoğu bölgesinde petrol çıkarma haklarının ABD şirketlerine verilmesiydi. Daha birçok gizli anlaşmadan sadece birisi bile tam bir ihanet belgesidir. Bundan sonra işbaşına gelen tüm hükümetlere ABD tarafından vize verilmesinin ilk koşulu İsrail'in hamiliğiydi. Recep'de bunu yapmış, ABD'deki yahudilerden madalyalar almıştır. Recep'in son bir kaç aydır İsrail'le uğraşmasının nedeni Filistin ve Hamas değildir. İsrail'in, İHH'nın Avrupa'daki faaliyetlerini ve AKP ile yakın ilişkisini öğrenerek, MOSSAD vasıtasıyla, AKP hükümetini devirmek için Türkiye'de yaptığı tezgahlar ve bu tezgahın Recep ve ekibi tarafından öğrenilmesidir. Recep eğer filistin devletinin kurulmasını istiyorsa, Kudüs'teki konsolosluğu büyükelçilik seviyesine yükseltsin de görelim o zaman bu konudaki icraatını. Kudüs konsolosu doğrudan Dışişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Gerçekten Filistin devletinin kurulmasını isteyen Türk Hükümeti bu konsolosluğu büyükelçilik seviyesine çıkararak Filistin'i tam bir devlet olarak tanır.

Recep'in tek derdi, referandum ve seçim öncesinde, Hamas'ı ve özellikle halkın dini duygularını sömürerek ve kullanarak iç politikada dikkatleri işsizlik, ekonomik çöküntü, hukuk ihlalleri, ülkenin kaynaklarının yabancılara peşkeş çekilmesinden uzaklaştırarak iktidarını devam ettirmektir.

Filistin halkının Türk Milleti'ne nasıl ihanet ettiğini, ingilizlerle anlaşarak, Türk Ordusu'na su ve yiyecek taşıyan filistinlilerin, ingilizler tarafından verilen zehirleri bu su ve yiyeceklere nasıl kattıklarını unutmadan, ihanetlerinin değişik boyutlarını görmek için Falih Rıfkı ATAY'ın "Zeytin Dağı" kitabını okumak yeterlidir. Recep ve yandaşlarına da bunu tavsiye ediyorum.

Haydar Ateş

8 Haziran 2010 Salı

Liste

  • beyaz rengine
  • yemek bloglarında dolaşmaya
  • babetlere
  • starbuck's'ın soğuk caramel macchiato'suna
  • limonlu cheesecake'e
  • saçlarıma dağınık maşa yapmaya
  • bol t-shirtlere
  • converse'in her çeşidine
  • diyetteyim diye etrafı kandırmaya
  • hayallerimle yaşamaya
  • insanlarla dalga geçmeye
  • kırmızı ruja
  • beyaz dişe
  • kısa tırnaklara
  • el çantalarına
  • L koltuklara
  • kız kıza akşam yemeğe çıkmaya
  • sürekli lens denemeye ama hiç almamaya
  • perşembe pazarında gezmeye
  • dedikodu yapmaya
  • kahveyi bol sütlü içmeye
  • fal baktırmaya
  • duygusal olmaya
  • uzun saça
  • fotoğraf çektirmeye
  • siyah beyaz fotoğraflara
  • aşk mı mantık mı ikileminden bir türlü çıkamamama
  • range rover'a
  • bodrum'a
  • yöresel gezilere
  • i-phone'a
  • dizi izlemeye
  • magnum'a
  • yeni lezzetler denemeye
  • sıcak duştan çıkıp soğuk denize atlamaya
  • twitter'a
  • yastığıma sarılıp uyumaya
  • 1+1 evlere
  • marc jacob's 'un çantalarına
  • dakik olmama
  • mohito'ya
  • şarkılarda kendimi bulmaya
  • unutulmaz aşklara
  • pazar kahvaltılarına
  • evim dergisi'ne
  • "sihirli oyuncakçı" filmine
  • bağdat cadde'sine
  • yargıcı'nın kolyelerine
  • cam kenarına oturmaya
BAYILIYORUM!!!

2 Haziran 2010 Çarşamba

az ve öz

arkadaşın azı ve özü lazım
içkinin azı ve özü lazım
kaygının azı ve özü lazım
zaman kaybının azı ve özü lazım
aşk bile az kişiyle özüne doyularak yaşanmalı bence.


az ve öz olmalı bazı şeyler
az ve öz

31 Mayıs 2010 Pazartesi

Happy Moon's kahvaltı

Fenerbahçe Happy Moon's ta kahvaltı yapmanızı tavsiye ederim.Zira tek masaya yetmeyen bir kahvaltı tabağı/tabakları geliyor.Gözünüz ayrı mideniz ayrı doyuyor.

İşte kanıtı :)

ilişkiler

hakikat ortaya çıksın.

cansu dere-kenan imirzalıoğlu aşkı doğru mu?
ben ısrarla ve şiddetle istiyorum beraber olmalarını -ki bana ne o ayrı.

2. ilişki krtiğim ise gerçek hayatla alakalı olmasa da söyleyip rahatlamak istiyorum.

Behlül ve Bihter kaçsın,Nihal'de ortada kalsın istiyorum.

Söleyin hanginiz Behlül ve Nihal öpüşürken heyecanlandınız?
eminim çok azınız.

Hanginizi Behlül ve Nihal ilişkisini tutkulu buluyor?

Ben aşktan yana bir insan olaraktan , tutukunun ve ihtirasın yanındayım.
Çok az duydum Behlül ve Bihter beraber olsun diyenleri ama umrumda diil kanımın son damlasına kadar bu aşkı destekleyeceğim.aşk aşktır nerde kimle ne zaman insanın başına geleceği belli olmaz.Suçtan ya da suçludan bahsetmiyorum o ayrı bir konudur ayrıca daha suçlu olan bence Behlül'dür.

bu post niye yazıldı iş arasında bu da bilinmez...

26 Mayıs 2010 Çarşamba

geri sayım başladı


tatil planlarımı yaptım...
plan yapması zevkli de o planların gerçekleşmesini beklemek çok sabırsıklık veriyor bana.

bloğu takip edenler bilir yaz tatili için bodrum'dan başka yer tanımam ben.
başka bir yerde mutlu olmam.tercihim her zaman bodrum'dan yanadır.

bu sefer bardakçı koyunda kalacağız, otelimizden bodrum'a 10 dk 'da bir 24 saat boyunca bodrum merkeze tekneler kalkıyor. en sevindiğim yanı bu oldu.
onun dışında türkbükü'ne biraz uzağız ama napalım gideceğiz o yolu zaman zaman.

şimdiden bu postu yazıdğım için ne haldeyim bir düşünün...
3-10 temmuz arası benden mutlusu olmayacak:)))

Ayrıca ; kabak çiçeği dolması yiyeceğim yeri bile buldum.
Buranın çok methini duydum.

12 Mayıs 2010 Çarşamba

Karanlık

karanlık
zifiri karanlık etraf
bir tüneldeyim
boynuma kadar çamura batmışım
kollarım bile çamurun içinde
hareket ettirmem batmama sebep sadece.

ne bir ışık ne bir ses
sağa dön, sola dön
korkudan çamur altında atan kalp sesini duy,
nefesini duy.

öleceğim belli.

insan bu halde bile bir mucize bekler mi?
ya da tekrar yaşayacağına dair bir delil?

ben bekliyorum o mucizeyi
çekip çıkarsın içimdeki karanlıktan beni...

11 Mayıs 2010 Salı

senle bir buluşamadık kabak çiçeği dolması

kabak çiçeği dolması yemedim ben hiç
o kadar methini duydum ama yemedim.
gittim taa bodrumlara aradım taradım; bizde yok dediler
ulan nerde bulucam burda yoksa dedim
gümüşlük'te dediler oralara yolum düşmedi gidemedim.

yazı bekliyorum dört gözle
bulucam da onu yicem diye.
bu kavuşmaya destek vermek isteyen olursa eğer
yapıp bana yollarsa ya da
ellerini öperim o da ayrı.

saygılar...

7 Mayıs 2010 Cuma

Kokoshlady

Kişiye özel,kimseciklerde görmediğiniz tokalar bende olsun diyorsanız sizi yeni bir adrese yönlendiriyorum.

http://kokoshlady.blogspot.com/

Çok uygun fiyatlara kişiye özel tokalar ve bebekler yapan Kokoshlady'e nasıl birşey istediğinizi söylediğiniz takdirde size en kısa sürede hazırlayıp kargoluyor.

Kendim için bir toka siparişi verdim bile. Tokam hazırlanır hazırlanmaz burada sizlerle paylaşacağım.

Mutlaka bir göz atın derim...

18 Nisan 2010 Pazar

17.04.2010

bu tarih çok önemli.
sadece serkan'la ay dönümümüz olduğu için değil.
bana hayatımda yaşamadığım birçok şeyi yaşattığı için, bu tarih çok değerli.
aşkın ve arkadaşlığın imzasının atıldığı bir tarih bugün.

bugün ben şaşkınlık yaşarken başka şeylere şaşırdım.
bugün ben, bana ne kadar değer verildiğini anladım.
bugün ben, hayatıma bambaşka bir yön verdim.
ben bugün EVET dedim bana sorulan o içten soruya.

fonda ilk kez dinlediğim bu şarkı çalarken...


The rasmus still standing
Yükleyen pierolalune75. - Oyun eleÅ�tirilerini, oyun videolarını ve fragmanlarını izle.

16 Nisan 2010 Cuma

13 Nisan 2010 Salı

İçim tıklım tıklım

İçim tıklım tıklım...

Karıştırdığımda içime attığım,
Buruşturduğum bir sürü anı fışkırıyor.

Hırstır insanı mahveden
Hırs, beni mahveden

Unutmadığım o anıları
Unutmasın istiyorum o anıları yaşadıklarım

Hırs, beni mahveden
Hırstır insanı yiyip bitiren

26 Mart 2010 Cuma

82 yaşındaki Betül Mardin'den kadınlara öğütler...



1.Her sabah spor yapacaksın.Günaşırı filan değil evladım.Her sabah.


2.Hep çalışacaksın.Üreteceksin.Beynin meşgul olacak,hep koşturman gereken işler olacak.


3.Günceli takip edeceksin.Haber izle, dergi,kitap, gazete oku.Gündemi yakala.Her konuda kendini update et.Yeni çıkan kitapları da bil, yeni açılan lokantaları da, bu sene moda olan renkleri de.


4.Evlilik ise şart değil, kafanı takma.Gerekli de değil.Hatta şöyle söyleyeyim:One problem less!(bir problem eksik!!)


5.Çocuk meselesine gelince...Ha işte, burada akan sular duruyor.Yapabiliyorsan yap.Birini bu kadar çok sevmek,onun sorumluluğunu taşımak sadece onu değil, seni de mtlu eder.Doğurmayacaksan, evlat edin.O zamanda senin çocuğun değişen birşey yok. evlat edinmeyeceksen de, manevi çocuğun olsun, birini okut, geleceğini şekillendirmesine yardımcı ol.


6.Günde 1 kere et ye.Mutlaka her öğün sebze ve meyve ye.Kusura bakma ben tatlı severim.Tatlıdan uzak dur diyemeyeceğim !



=)

19 Mart 2010 Cuma

saygı postu

"aaa benim bloğum vardı yaa" kıvamına gelmek üzereydim ki bir yazı ile varsa beni takip edenlere saygısızlık yapmamak adına burdayım yaşıyorum demek istedim.

twitter'da yoğun olarak gördüğünüz ben bloğa gelimce bu aralar sermiş durumdayım.nedenlerini hemen sıralamak isterim.

1.çok yoğunum
2.yazı yazacak çok şey birikti ama üşengeçlik var, kabul
3. evet nankör diyin,küstah diyin ama twitter daha zevkli

hergün bloğunu güncelleyen, twitter'a yoğun tweet bırakan, üstüne birde çalışan insanları takdir ediyorum ama ben yapamıyorum.

bu sebeple bir mola diliyorum.buralarda bir süre görünemeyebilirim.

en kısa sürede yazma şevkimin geri gelmesi ve üstümde ki bahar yorgunluğunun geçmesi dileğiyle...

P.S:bu post iş yerinde işten kendime çaldığım 3-4 dklık zaman diliminde yazıldı.
halbuki hızımı almıştım :))

4 Mart 2010 Perşembe

90'lar Partisi

26.02.2010'da Life Roof'ta düzenlenen 90'lar partisinden kareler:))





Başıma şalımı sardığım resimde Çelik'ten "Ateşteyim Ateşte" şarkısı çalıyordu:D











Biz partide çok eğlendik.Hatta yakın zamanda bu parti Fenerbahçe'de tekrarlanacakmış.80 ve türevi doğumlu olanların maziyi zevkle andığı bir parti oldu :) Yaşlandığımıza üzülelim mi sevinelim mi bilemedim:))

25 Şubat 2010 Perşembe

Sinir harbi

yalaka insanlara uyuz oluyorum.
biraz kendin ol yaa net ol.

21 Şubat 2010 Pazar

Geç kalınmış bir post




Serkan'ın sevgililer günü hediyesi.

Ordan burdan okuyup araştırıp malzemeleri bulup bu kadarını yapabildim ben.

Biraz amatör duruyor tabii, ilk dememem ne de olsa ama yapması da yemesi de çok keyifliydi

7 Şubat 2010 Pazar

Damla Çikolatalı Kek

Pratik mi pratif bir kek tarifi.

Malzemeler:

4 yumurta
3 su bardağu un
1 su bardağı şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 paket vanilya
100 gr damla çikolata

Yapılışı:

Yumurta ve şekeri bir kapta 3-4 dk mikserle çırpın.Daha sonra damla çikolatalar dışında tüm malzemeyi ekleyin ve çırpmaya devam edin.

Kıvamın ne çok sert ne de çok akışkan olucaktır.Damla çikolataları ekleyip kaşık yardımı ile çikolataların her yöne eşit dağılmasını sağladıktan sonra, yağlanmış kek kalıbınıza harcı dökebilirsiniz.

Önceden ısıtılmış 180 derecelik fırında 30-35 dk pişirdikten sonra afiyetle yiyebilirsiniz.



Afiyet olsun :)

31 Ocak 2010 Pazar

Mim - Hakkımda 7 ilginç şey

Uzun zamandır bu mim olaylarına rastlamıyordum ama eskilerin hala yaşatıldığını bilmek güzel:)
Cool Cookie beni mimlemiş sağolsun.
Hakkımda 7 ilginç şey sıralamam gerekiyor.Bu konuda ne kadar yaratıcı olurum bilemiyorum ama bir başlayalım bakalım:))

1-Uykuya dalana kadar kulak mememle oynuyorum.Biraz tuhaf bir giriş oldu ama napıyım :))

2-Tekrar hayata gelme şansım olsa şef aşçı/ahçı -whatever- ya da pasta ustası olmak isterdim.

3-Açık renkli gözlü insanlara güvenmem çok uzun zaman alıyor.Nedeni ise başıma ne geldiyse renkli gözlü insanlarda gelmesi.

4-İnsanın hayatı boyunca sadece bir kere aşık-karasevda cinsinden-olabiliceğine inanıyorum.

5-Kaderciyim.Her işte bir hayır olduğuna inanıyorum.Kötü olayların bile...

6-İtalya'da yaşamak için bir ara evdeki bütün eşyaları satmayı düşündüm. Annemin bunun karşısında kalp krizi geçirebiliceğini düşünüp bundan vazgeçtim:)

7-Yaşlanınca torunlarıma anlatacak manyak hikayelerim olsun istiyorum. "Vay be ananeme/bananeme bak" desinler istiyorum.

Yazmaya başlayınca bu listeye ekleyebileceğim çok fazla madde aklıma geldi ama bu mimde 7 madde yazmam gerekiyor sadece.Bu sebeple aklıma gelen ilk 7 bu şekildedir.

Okumaktan hoşlandınız umarım :))

Moda Cadısı'ndan aldığım elbise


Uzun zamandır arkası fermuarlı bir elbise arıyordum.

Bu arayış Mango, Zara, Topshop, caddedeki minik butikler gibi pekçok yerde sürdü ancak sonuç alamadım.

Sonrasında Moda Cadısı 'na konuyla ilgili bir mail attım. Ancak kendisi de böyle bir elbiseye rastlamadığını belirtti. Tam ümitlerim tükenmiş hatta elbise aramayı bırakmışken Moda Cadısı'nın bloğunda postlar arasında dolaşırken böyle bir elbiseye rastladım.

-Eee varmış sende hemde Cadı Pazarı'nda satıyormuşsun aşkolsun dedim:)))

Uzun lafın kısası işte Moda Cadısı'nda aldığım ve severek giyindiğim elbise...Çok yakın bir arkadaşımın doğumgününde dün akşam bu elbiseyi giyindim.


Cadı'nın kendisi elbiseyi bu şekilde giyinmiş.

Yardımları,sıcak yaklaşımı ve hızlı geri dönüşleri için Moda Cadısı'na çok teşekkür ederim ve Cadı'nın Pazarı 'na sizde bir göz atın derim:))

19 Ocak 2010 Salı

Yeni ciciler

Evet efendim komidinin üstündekiler yeni cicilerim.Kolyeler, küpeler,kremler, body mistler,mac allık ve pudra gibi gibi...İşaretli olan ürünler favorilerim:)Ayrıca Body shop'un body butterlarını şiddetle tavsiye ediyorum.Vücut tipinize göre olanını seçebilirsiniz.Resimde görülen böğürtlenli şey ise vücut peelingi.Kullandıktan sonra bütün ev böğürtlen koktu:))



Ayrıca yakın bir zamanda Victoria's Secret'tan bikini sipariş etmiştim. O da geldi. Orda biliyorsunuz bikini altı için ayrı üstü için ayrı para ödüyorsunuz.Parça başına sadece 9,99 Dolar ödeyerek kışın ortasında bikini sahibi olmanız mümkün.

Normal şartlarda 21 günde geliceği söyleniyor internet sitesinde ancak siparişten 10 gün sonra bikini benim elimdeydi.

Modelin resmini hemen koyuyorum.





Yok bunu beğenmedim derseniz Victoria's Secret'in internet sitesine bir bakın derim çünkü fazlaca seçenek var, biri mutlaka hoşunuza gidecektir.

Ayrıca bilmeyenler için ufak bir öneri;bedenleri normalde çok büyük. O güzel mankenlere göre standartların üstünde bir beden ölçüleme durumları var. Yani siz 38 bedenseniz gayet rahat Small alabilirsiniz. Birde 2-3 arkadaş toplaşıp almanızda fayda var,ee malum shipping'i bölüşmek gerek. Bu bilgilerin hepsini sitede bulmanız mümkün keza ben araştırmacı kişiliğim ile hepsini bir bir okudum.

Bugünlük bu kadar, benden söylemesi, yaz ortasında kürk kış ortasında bikini alın anacım. Ekonomik oluyor,pratik oluyor, zamanı gelince elinize geliyor;)

18 Ocak 2010 Pazartesi

gel ey seher

http://www.dailymotion.com/video/xfcgyd_yebnem-ferah-polad-bulbuloylu-gel-ey-seher_music?search_algo=1

gökyüzünde o kadar yıldızı bir arada gördüğüm ender akşamların birinde..

15 Ocak 2010 Cuma

Yok

cummm aaa cummm aaaa tıkıldım eve.
hava buz.
canım bişey yapmak istemiyor.
tv'de bişey yok.
izlicek bir dvd'm yok ee bari bende bloğumla haşır neşir olayım dedim.
fonda Kargo'dan Renklerin İçinde çalıyor...


herkeşler gezmelerde tozmalarda sanırım twitter bile öksüz.
yazan yok çizen yok.
arkadaşlardan arayan yok soran yok.
battaniye altında, üstünde laptop msn'de bile yazışacak adam yok
rejim sebebiyle çikolata yok, patlamış mısır yok, gazlı içecek yok
yarın 2010 İstanbul kültür başkenti kutlamaları sebebi ile trafik kilit, karşıya geçmek yok
nişantaşı yok, etiler yok, taksim yok
yok oğlu yok.

ha ayrıca bu aralar ıvıra zıvıra, üste başa, makyaj malzemesine, çizmeye, hediyeye, body shop'a harcadığım paranın da haddi hesabı yok...

12 Ocak 2010 Salı

Tutku


Herşey mutluluktan ibaretti.

Saygı işin sihiri, huzur ise hediyesiydi.
Tutku mu?
O sadece ihtiras varsa vardı yanı mutlulukla yanyana olamazdı ...

9 Ocak 2010 Cumartesi

Cuma akşamı

Bu da dün akşamın manzarası.
Şarap,peynir tabağı ve yengeç:)
Karşımda canım arkadaşım Tubik.
Bu keyfin üstüne bir de bana duymak istediklerimle dolu kahve falı baktı
Tekrar yaparız di mi?
En kısa zamanda...

7 Ocak 2010 Perşembe

Ata Demirer



Ben çok gülüyorum kendisine.


Saat 21:00'de Aşk-ı Memnu yerine Ata Demirer'i izliyor olacağım bugün BKM'de:)


Çok mutluyum.Hayatımdaki kötü şeylere inat karnım ağrıyana kadar gülmeye gidiyorum.

5 Ocak 2010 Salı

Dilek ağacı'na...

2010'nun ilk postu bayağı dramatik olmuş sanırım. Aslında o günden bugüne değişen bişey yok hayatımda. Biraz daha hırs var sadece o kadar. Hırsın yanı sıra kafa karışıklığıda mevcut yoğunlukla. Sudan çıkmış balık kıvamı ise beni tanımlayan bir deyim tam bu anlamda.

Ama bu postta bunlardan bahsetmek istemiyorum.Yazmak istiyorum sadece. Ne sonraki cümlenin ne olucağı düşüncesine saplanarak ne de öncekini sonrakine güzel bağlamış mıyım diye bakmadan...

Büyük bir kitaplık istiyorum. Bol raflı. Kare kare olabilir rafları kendisi ise beyaz ya da mavi ya da kırmızı. İçindeki kitaplarım ve dergilerim renklere göre ayrılmalı. Beyaz kaplılar bir tarafta, turuncu kaplılar öbür tarafta, mavi kaplılar en ortada...


Odamı da değiştirmek istiyorum aslında.Bembeyaz bir oda, aksesuarlar rengarenk belki.

Kelebek şeklinde bir ayna olmalı mutlaka şimdiki odamdan farklı olarak.IKEA odaları gibi olmalı hayalimdeki. Ya da dergilerdeki gibi bir oda, bir yaşam alanı.

Penceremin kenarına minik çiçekler koymak istiyorum birde. Paladium'da The Woo adında bir dükkan var. Bilen bilir,bilmeyenlere gezmeleri tavsiye edilir. Orda hazır çiçekler var gelip gidip dokunduğum ama almadığım hiç. İşte onlardan.

Aldıkça al hissinden kurtulmak istiyorum sonra. Dolap üstüme yıkılıcak haldeyken hala "giyicek bişeyim yok" demeye bir son vermek istiyorum mesela. Ama sanırım tüm bayanların sorunu bu. Tüketici yanım üretici yanımdan o dolaptakiler kadar ağır aslında. Ha düşünmüşken üretici de olmak istiyorum bu arada.

Fotoğraf makinası almayı istiyorum. Şöle "aman karanlıkta çekmez bu,flashı aç" gibi şeylerle uğraşmadan."Bu olmadı bir daha poz ver" derdinden kurtulucağım, bastırıp parayı güzel kareler çekeceğim bir fotoğraf makinası. Çocuklara fotoğraflardan başka ne bırakabiliriz ki aslında.
Eskisi gibi kolay değil artık bir ev bir arsa bırakmak. Borçta bırakmam belki ama resim bırakabilirim. Bakıp bakıp dalga geçsinler "ne giyinmiş bu anannem/babanemde ya?" desinler.


Dilek ağacına yazdım isteklerimi. Yazamadıklarım ise içimde. Ben onun kulağına fısıldıcam gece yatmadan. Haydi şimdilik iyi geceler. Birde sigarayı bırakmak istediğimi söylesem beni duyar mı acaba? mı acaba???