18 Ağustos 2008 Pazartesi

acı bize doğaana...

Yok yok ben bu dünyaya çocuk getirmicem.

Bu sıcaklar nedir?Bu orman yangınları nedir?Arılar yok oluyormuş.Buzullar eriyor.Bizim ne kadar zamanımız kaldı acaba?

Artık haber bültenlerinde küresel ısınma haberleri dinlemeye kalbim dayanmıyor.Yemin ederim üstüne kuma geldi diye kocasının ..... kesen kadınları dinlemek ya da cinnet geçiren sevgili en yakın arkadaşıyla kaçan kızı doğradı gibi haberler sevimli gelmeye başladı.

Şehit haberleri kadar üzülüyorum yangın haberlerine.Sonra düşünüyorum bundan 10 sene sonra su yüzünden savaşlar çıkmaya başlar.Belki 10 seneye de kalmaz.Deniz suyundan içme suyu üretilmiyo mu? Üretilsede eminim onu 3 senede bitirir,deniz yaşamını yok ederiz.

Genlerimizle mi oynasak acaba?Karbondioksitle yaşamaya başlasak mesela ya da delinen ozon tabakasını dikseler iğne iplikle.Bu ozonun da delinesi varmış canım ben doğduğumdan beri delik.Onun bile namusunu biz aldık.

En son bugün dinledim İstanbul boğazının iki tarafını çevreleyen, o her seferinde köprüden geçerken bakmaya doyamadığım ormanlar yanmış.Haberi dinleyemedim, kalbim sıkıştı, kapadım.Güzel hiçbişey kalmadı sanki bakıcak İstanbul'da...

Gelde şimdi bu şartlarda bu ülkede diil bu dünyada bir çocuk hayata getir.

Çocuk denizi görmeyecekse,orman ne bilmeyecekse, aslanı, kaplanı, fokları resimlerde görücekse gelmesin dünyaya.Yağmuru hissetmeyecek,kardan adam yapamayacaksa,güneşten kavrulup kanser olucaksa gelmesin dünyaya.

Boyama kalemleriyle 7 renk yarım daire çizerek mi bilsin gökkuşağını??Yağmur yağmazsa nasıl görsün doğan güneşin yaptığı ışık oyununu???