4 Kasım 2008 Salı

Kendime inanamıyorum

Uzun zamandır bloğu ihmal ettiğimin farkındayım.Özür dilerim blog ama içimden yazmak gelmiyor,bloğu açmak istemiyordum.

Bu arada hayatımda bazı değişiklikler oldu aslında.Bu değişiklikler iyi yönde, yani benim olmasını istediğim yönde.Bu sebeplen mutluyum şu aralar aman Allah bozmasın.

Bu haftasonu kendimi çeyiz alırken buldum.Serkan İddaa 'dan para vurdu ufak bir miktar:)Sonra tuttu kolumdan beni İkea ve Boyner'e götürdü.Saatlerce minik minik incik cıncık bir sürü şey aldık.Alışveriş sırasında ki diyaloglar ayrı komikti.Tabii daha ortada hiçbirşey yok.Ne ev, ne bark hadi bunu geçtim daha ailelerin bu durumdan haberi bile yok biz öle sıvadık paçaları dereyi görmeden.

İşte olmayan evimizin minik çeyizinden minik bir kuple.



Herşey beyaz.Tam hayal ettiğim gibi ha bide domuzcuk şeklindeki tuzluk-karabiberliğimize bayıldım ben.

Tabii şimdi Serkan deli gibi İddaa oynuyo tutsun da başka şeylerde alalım diye.Ama hiçbişey belli olmadan bişeyler almak çok zor.

Bunun dışında uzun zamandır beklediğim bir fırsat vardı ki,henüz tam belli olmadığı için yazmak istemiyorum,onun da en büyük kısmını atlattık bakalım sonucunu bekliyorum.

Deli gibi çalışıyorum.Bu aralar işler biraz kesat, krizden dolayı sanırım.Her sektörü ayrı ayrı vuran bu kriz bizim işlerimizi de etkiliyor doğal olarak ama bizim şirket krize inat büyük beklentiler içinde bizden.Her telefon açışımda "Valla Burcu Hanım biz kapatıcaz bu gidişle" ya da "Biz daralmaya gidiyoruz bütçemiz yok" gibi gibi sözleri duyunca çok üzülüyorum.Sonra o aileler geliyor aklıma,bu insanlar napıcak?İflas veren firmaların sahipleri uyuyabiliyolar mı?Çocukları okuyo mu acaba?İşsiz kalan insanlar bu durumda nasıl yeni iş bulucaklar?

Geçenlerde avcumun içi büyüklüğünde simsiyah bir örümcek girmiş odama.Gece saat 3 falan bir tıkırtı.Dikkatinizi çekerim hayvan tıkırtı yapıcak kadar büyük.Kafamı bir çevirdim duvarda bir siyahlık.Korkuyla açtım ışığı dondum kaldım.Korkudan kaldırdım annemi hemen.Annem bir panik öldürdü onu süpürgeyle.Sonra yattık ama ben üzüldüm,düşündüm sonra gerek var mıydı ya öldürmeye?Bir kavanoz kapasaydık o içine girer bizde dışarı atardık onu.Ama uyku sersemliğiyle öldürüverdik hayvancağızı.Öbür tarafta da o bana süpürgeyle vurucak mı acaba?

Her sabah iş kıyafeti giyinirken kendimden nefret ediyorum.Çünkü gitgide gömleklerim daralmaya,pantolonlarımın paçaları kısalmaya başladı.Paçalar şişmanladığım için yanlara doğru genişleme sonucu boydan kısalıyor.Her sabah kendime kızıyorum.Serkan'a kızıyorum."Ya yedirme bana yedirme.Bana kötülük yapıyosun.Ben sebze yiyim sen ne istersen yeeee.Pizza üstüne sufle yenir mi yaaaa??"

Serkan'dan gelen cevap"Bunun da suçlusu ben oldum di mi?" :))))

Sonra akşam oluyor.İş çıkışı biz kendimizi gene kebapçıda buluyoruz.Ben fazla yemicem ya 2 lahmacun söylüyorum:DHani kebap olmasın maksat.