17 Eylül 2008 Çarşamba

Zırvalıklarım

Açtım sayfayı. Bir şeyler yazmam lazım. Öle bir süre baktım boş beyazlığa. Aklım dolu ama yazacak bir şey bulamıyorum sanki. Modadan mı bahsetsem, yemekten mi bahsetsem, aşktan mı, işten mi? Karar veremiyorum.


*Zırvalık 1) Reyting rekorları kıran Yaprak Dökümü dizisini başladığı günden beri takip ediyorum. Çarşamba günleri başka bir program yapmıyorum. Bu sürekli acıklı olan, insanın içini karartan dizi benim ağlama günümü temsil ediyor. Bütün haftanın sıkıntısını topluca bedenden çıkarma günü Çarşamba günleri benim için. Hüngür hüngür hüngür J Aslında düşününce çok saçma çoğu zaman gülünç bir durum bu. Kendime mi ağlıyorum dizideki kişilere mi üzülüyorum, onlara üzülüyorsam ben deli miyim, hiç mi aklım yok belli değil. Bir dizi ya da sanal bir şey bu kadar etkiler mi insanı? Bir elimde mendille başlıyorum diziyi izlemeye. Böyle içli bir şarkısı var onu duyduğum an başlıyor gözpınarlarım dolmaya. Çok mu içliyim neyim?


*Zırvalık 2)Ben küçükken bale yaptım. 5 yaşında iken. Şimdi bayağı etli butlu olsamda o zamanlar ayaklarımı tek bir hareketle rahatlıkla iki yana açabiliyor, kafamı da arasından geçirebiliyordum. Küçükken esnek olmak böyle bir şey. Şuanda romatizmadan ne zaman yağmur yağıcağını anlıyor, iki adım yürüyünce yaşlılar gibi dizlerim ve belim ağrıyor.


*Zırvalık 3)Reklamcı olmabilmeyi isterdim ama bugüne kadar aklıma gelen en enterasan reklam fikri şöle;
Bir kız hiç konuşmadan kadın pedini alır ve bir çamaşır makinasına atar. Makinayı çalıştırır ve ped makinadaki bütün suyu birden emer. Kız makinanın kapağını açar, pedi çıkartır ve “Çok emici” der.

Sanırım benden de anca böyle bir fikir çıkardı ve bende çok başarısız bir reklamcı olurdum.


*Zırvalık 4)Zaman zaman İstanbul’dan gitmeyi buralardan emekliler gibi taşınmayı ve Ege sahil kasabalarından birine yerleşmeyi istediğimi sizlere de söylüyorum. İstanbul’un trafiğinden sıkıldım sanırım, insanların –ki o gruba bende dahil oldum araba kullanmaya başlayınca-tahammülsüzlüğünden, ve sabah sabah bile olsa kornaya asılma meraklarından sıkıldım. Trafikte insanın küfür dağarcığı gelişiyor, değişik kombinasyonlar oluşturmak ,duymak mümkün.
İstanbul Belediyesi bir dönem önce bir hat açıp halktan bu işkenceye çözüm önerileri oluşturmasını istemiş ancak gelen telefonların %90’ı küfür olduğu için 1 hafta içinde bu hattı kapatmıştı.Belki bazılarınız bilir.Çözümsüzlük içinde çözüm ararken metrobüsler hayatımıza trafiği altüst ederek girdi. Artık uzun mesafeleri kısa sürelerde kat etmemizin mümkün olduğu söyleniyor.Türkiye’de toplu taşıma araçlarının Avrupa ülkelerine göre çok daha az kullanıldığı düşünülürse görücez bakalım neler olucak??


*Zırvalık 5)Bu yazıyı yazarken aklıma çok komik bir şey geldi. Bizim mahallede iki erkek kardeş vardı.Erkekler aralarında maç yaparken bizde kızlar olarak onları izlerdik. Kardeşlerden biri diğerine hata yaptığında “Lan …..çocuğu topu doğru atsana!!!”diye bağırırdı sürekli.Acaba ucunun kendisine de dokunduğunun farkında mıydı???


Aklıma başka zırvalık gelmiyor. Paylaşıcaklarım bu kadar… Bir dahaki zırvalığa kadar hoşçakalın, yüzünüzden gülücük,kalbinizden sevgi eksik olmasın…

(hahahaha son berbat oldu)*